top of page
Yazarın fotoğrafıİsa Ersoy

Afet ve Acil Durum Risklerinin Yönetiminde Mevzuat ve Uyumun Rolü

Güncelleme tarihi: 4 Haz

DOĞA VE İNSAN KAYNAKLI AFETLER, YANGIN VE CAN GÜVENLİĞİ GİBİ RİSKLERİN YÖNETİMİNİN TEMELİ İSE BU ALANDA ETKİLİ MEVZUAT DÜZENLEMELERİ YAPILMASINDAN VE BU DÜZENLEMELERE UYUM SAĞLANMASINDAN GEÇİYOR.


Gürdoğan Yurtsever

Mevzuat Uyum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı


Gürdoğan Bey sizi tanımak isteriz. Öğreniminizden iş hayatınıza geçiş hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?


İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldum. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisansımı tamamladım. Halen Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Sigortacılık doktora programında tez aşamasındayım. 1995 yılında yapılan giriş sınavı sonrasında adı daha sonra Yaşarbank olarak değişen Tütünbank Teftiş Kurulu’nda müfettiş yardımcısı olarak çalışmaya başladım. Aynı bankada yetkili müfettiş yardımcısı ve müfettiş olarak görev yaptıktan sonra 1998 yılında Tekstilbank Teftiş Kurulu’nda müfettiş olarak görevime devam ettim. Aynı bankada iç kontrol, mevzuat ve uyum alanlarında yöneticilik yaptım. 2015 yılında ICBC bünyesine katılan ve ICBC Turkey Bank A.Ş. adını alan bankada İç Kontrol ve Uyum Başkanı, Finansal Grup ve Banka Uyum Görevlisi olarak görev aldım. 2022 yılı Ocak ayından beri de Türkiye Sigorta ile Türkiye Hayat ve Emeklilik şirketlerinde İç Sistemler Başkanı ve Denetim Komitesi Üyesi görevlerini yürütüyorum.


Mevzuat Uyum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum. Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) 2014-2016 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptım. Aynı zamanda Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği (TMUD) Yönetim Kurulu Üyesi, Fütüristler Derneği Denetim Kurulu Başkanı, TİDE Medya Yürütme Kurulu Başkanı ve İç Denetim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni görevlerini sürdürüyorum.


S.M. Mali Müşavir (SMMM), Bağımsız Denetçi, Risk Yönetimi Güvencesi Uzmanı (CRMA), Sertifikalı Suistimal İnceleme Uzmanı (CFE) ruhsat ve sertifikaları ile Sermaye Piyasası Faaliyetleri Düzey 3, Türev Araçlar, Kredi Derecelendirme ve Kurumsal Yönetim Derecelendirme lisanslarım bulunuyor.


İkisi Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından yayımlanmış toplam beş kitabım ve çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış birçok yazı ve makalem bulunuyor. Çeşitli kitap çalışmalarında editör olarak görev aldım. Bahçeşehir Üniversitesi, Muhasebe ve Uluslararası Raporlama Yüksek Lisans Programı’nda 2015-2020 yılları arasında Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi olarak iç denetim, risk yönetimi, muhasebe denetimi, iş etiği alanlarında dersler verdim. Halen ekonomi ve finans dergisi Turcomoney’de aylık köşe yazıları yazıyorum.


Mevzuat Uyum Derneği, mevzuat uyum alanında ulusal ve uluslararası referans merkezi olmak vizyonuyla 2020 yılından bu yana çalışmalarını sürdürüyor. 2024 yılına kadar derneğin geçirdiği süreci bize özetlemenizi istesek…


Mevzuat Uyum Derneği 09 Eylül 2020 tarihinde resmi olarak faaliyetlerine başladı. Derneğimiz belirttiğiniz gibi “Mevzuat uyum alanında ulusal ve uluslararası referans merkezi olmak” vizyonu ve “Mevzuat uyum çalışmalarının niteliğini ve etkinliğini yükseltecek ürünler, hizmetler ve projeler geliştirerek bu alanda kapsayıcı liderlik yapmak” misyonu ile çalışmalarını sürdürüyor.


Derneğimizin kurulma amacı; yasaların, kamu kurumları ve düzenleyici otoriteler tarafından yapılan mevzuat düzenlemeleri ile alınan kararların, uluslararası standart, tavsiye ve düzenlemelerin etkili şekilde uygulanması, mevzuata uyumun sağlanması ve geliştirilmesi konusunda rehberlik etmek, çalışmalar gerçekleştirmek ve iyi uygulamaların savunuculuğunu yaparak mevzuat uyum fonksiyonunun geliştirilmesini, mesleğin tanıtımı ve konumunun güçlendirilmesini, mesleğin nitelikli meslek mensupları tarafından yürütülmesini ve üyelerinin mesleki gelişimlerini sağlamak, bu şekilde mesleğe, meslektaşlara, kurumlara, ülkemize ve mevzuat uyum fonksiyonunun uluslararası gelişimine katkı sağlamaktır.


Dünyada “compliance” olarak bilinen, büyük önem atfedilen ve önemi giderek artan fonksiyon ve çalışma alanının ülkemizdeki temel aktörü olarak Mevzuat Uyum Derneği, mevzuat uyum faaliyetlerine kılavuzluk etmek, katkı sağlamak, değer katmak ve geliştirmek amacıyla kurslar, eğitimler, seminerler, sempozyumlar, konferanslar düzenlemek, süreli ve süresiz yayınlar yapmak, raporlar hazırlamak, standartlar oluşturmak, mevzuat uyum alanında çalışanlar için sertifika programları uygulamak, paydaş kuruluşlar ile etkili ilişkiler geliştirmek gibi alanlarda çok boyutlu çalışmalar yürütüyor. Bu şekilde bu alanda çalışan meslektaşlarımıza, mesleğimize, kurum ve kuruluşlarımıza, ülkemize ve mevzuat uyum fonksiyonunun uluslararası gelişimine değer katmaya gayret ediyoruz.


Mevzuat uyum temel olarak, kuruluşların/şirketlerin kendilerini ilgilendiren yasalara ve diğer mevzuat düzenlemelerine uyum sağlamasını, bu şekilde uyum risklerinin yönetilmesini ve mevzuata uyumsuzluk nedeniyle cezalar ile karşılaşmasını önleyen, hedef ve stratejilerin mevzuat düzenlemelerine uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmesini mümkün kılan bir fonksiyon olarak ifade edilebilir.


"Mevzuata uyum, kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve üst yöneticileri öncelikli olmak üzere tüm çalışanların en önemli rol ve sorumlulukları arasında bulunuyor."

Dünyada ve ülkemizde her alanda ve her sektörü ilgilendiren yasal düzenlemeler ve düzenleyici otoriteler tarafından yapılan düzenlemeler hızla artıyor, sıkılaşıyor ve kompleks hale geliyor. Bunun yanı sıra tüm sektörlerde düzenlemelere uyum ile ilgili denetimler artıyor ve belirlenen kurallara uyumsuzluk durumlarında verilen cezalar da yükseliyor. Bunlar da kuruluşlar açısından büyük uyum risklerine, ciddi maddi ve itibar kayıplarına neden olabiliyor.


Bu nedenle yasalara ve diğer düzenlemelere uyum sağlanması, düzenlemelerin doğru anlaşılması, belirlenen gerekliliklerin tam olarak yerine getirilmesi, kamu kurumları ve düzenleyici otoritelerin taleplerinin zamanında ve doğru olarak karşılanması büyük önem taşıyor. Buradaki sürecin iyi yönetilmesi, düzenlemelere zamanında ve etkili bir şekilde uyum sağlanması bakımından mevzuat uyum (compliance) fonksiyonu kritik bir rol üstleniyor.


Mevzuata uyum, kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve üst yöneticileri öncelikli olmak üzere tüm çalışanların en önemli rol ve sorumlulukları arasında bulunuyor.


Ayrıca, uyum riskini başarıyla yönetebilmek için başta finans kuruluşları olmak üzere birçok kuruluşta mevzuat uyum bölüm ve birimleri faaliyet gösteriyor. Mevzuat uyumun günümüzde ulusal ve uluslararası kuruluşlar açısından en temel önceliklerden birisi haline geldiğini ifade etmek yanlış olmayacak.


Yasal uyum (regulatory compliance), suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanıyla mücadele (anti-money laundering and combating the financing of terrorism-AML/CFT), yaptırımlar uyum (sanctions compliance), rüşvet ve yolsuzluk ile mücadele uyum (anti-bribery and corruption compliance), finansal suç mevzuat uyum (financial crime compliance-FCC), regülasyon teknolojileri (RegTech) gibi faaliyetler mevzuat uyum fonksiyonu içinde önemli alt başlıklar olarak yer alıyor.


Derneğimiz kuruluşundan itibaren büyük bir ilgi ve destek ile karşılaştı. Faaliyetlerimiz ve üye sayımız hızla artıyor. Derneğimizin kuruluşundan itibaren henüz kısa sayılabilecek bir zaman geçmesine rağmen üye sayımız 400’e yaklaştı ve her geçen gün artıyor. Çalışma gruplarında birçok üyemiz derneğimize ve mesleğimize gönüllü olarak ve özveriyle hizmet ediyor, katkı sağlıyor. Mevcut durumda Yasal Uyum, Aklama ve Terörün Finansmanıyla Mücadele, Finansal Teknolojiler ve Regülasyon Teknolojileri, Kurumsal İletişim ve Yayıncılık çalışma gruplarımız faaliyet gösteriyor.


Mevzuat Uyum Konferansları, Mevzuat Uyum Akademisi (Compliance Academy) gibi hayata geçirdiğimiz yapılandırılmış hizmet kanallarımız ile faaliyetlerimizi hızla geliştiriyoruz. Bugüne kadar 3 konferans gerçekleştirdik. III. Mevzuat Uyum Konferansı’nı “Geleceği Şekillendiren Düzenlemeler ve Mevzuat Uyum” temasıyla 8 Aralık 2023 tarihinde Yapı Kredi Genel Müdürlük konferans salonunda büyük bir ilgiyle gerçekleştirildi.


Konferansta mevzuat uyumun gündemindeki önemli başlıklar arasında yer alan aklamayla mücadele, yaptırımlar uyum, yapay zeka düzenlemeleri, afet riski yönetimi, dijitalleşme, siber riskler, regülasyon teknolojileri, sürdürülebilirlik, denetim komitelerinin mevzuat uyum gündemi ve mevzuat uyumun geleceği hakkında kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Konferansın açılış konuşmaları ve oturumlarında Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Türkiye Sigorta Birliği (TSB) gibi kurum ve kuruluşlar ile özel sektör kuruluşlarından ve sivil toplum örgütlerinden konuşmacılar yer aldı. Ülkemizin önemli kurum ve kuruluşları konferanslarımıza sponsor olarak destek verdi.


Mevzuat Uyum Akademisi (Compliance Academy) bünyesinde çeşitli seminer, webinar ve eğitim faaliyetleri yürütüyoruz. Webinarlar düzenleyerek mevzuat uyumun önemli başlıklarını gündeme taşıyoruz. Gerek düzenleyici otoritelerden gerekse de çeşitli sektörlerden konusunun uzmanı olan kişiler bu etkinliklerimize konuşmacı olarak katılıyor.


Bugüne kadar 50’ye yakın webinar gerçekleştirdik ve bunlara yaklaşık 4 bin kişi katıldı. Bu webinarlarda bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık, merkez bankası, aklama ile mücadele, kişisel verilerin korunması, dış ticaret, rekabet mevzuatı, sürdürülebilirlik gibi alanlardaki mevzuat düzenlemelerine uyum sağlanması bakımından dikkat edilmesi gereken hususlar değerlendirildi. Konuşmaların videolarını ve sunumlarını dernek web sitemiz ve sosyal medya kanallarımızdan ücretsiz olarak paylaşıyoruz ve tüm ilgililerin yararlanmasına sunuyoruz. Bunlar gibi pek çok çalışma yürütüyor, mevzuat uyum fonksiyonunun, mesleğin ve

meslektaşların gelişimi ve tanıtımı için paylaşım platformları, sürdürülebilir ürünler, hizmetler ve projeler geliştirmeye devam ediyoruz


Özellikle sigorta sektörü yapısı itibariyle birçok riski barındırmaktadır. Şirket paydaşları risk meselelerine daha bağlı bir hale geldiler ve şirket genelindeki riskleri tanıyabilme, mevcut ve gelecek riskleri yönetme kabiliyetinde daha fazla güvence arayışına girdiler. Bu süreçte paydaşların şirketten beklentileri nelerdir?


Belirttiğiniz gibi sigorta sektörü yapısı itibarıyla birçok riski bünyesinde barındırmakla birlikte sigortacılık, kişi ve kuruluşların karşı karşıya olduğu risklerin neden olabileceği kayıpların önlenmesi veya etkilerinin hafifletilmesi bakımından en temel risk yönetimi uygulamalarının da başında geliyor. Risklerin neden olabileceği zarar ve kayıpların telafi edilmesi bakımından sigortacılık sektörü tüm dünyada hayati bir rol oynuyor.


Risklerin hem bireyler hem de kuruluşlar açısından her alanda arttığı ve çeşitlendiği bir ortamda yaşıyoruz. Globalleşme ile teknolojik gelişmelere bağlı baş döndürücü gelişmeler, şirketlerin ve kurumların karşı karşıya kaldıkları riskleri çeşit ve boyut olarak önemli miktarda artırdı. Artan rekabet ortamı, şirketleri verimliliklerini artırmaya, daha kârlı işlemleri daha az maliyetle yapmaya ve riskli yatırımlara zorluyor. Ekonomik, finansal, toplumsal, çevresel pek çok risk hayatımızı derinden etkiliyor. Bu risklerle baş etmek ve yönetmek daha da zorlu hale geliyor.


Günümüzde bir şirketin veya kurumun faaliyetini güvenli bir şekilde sürdürebilmesi, hedeflediği amaçları gerçekleştirebilmesi bakımından karşı karşıya kaldığı tüm riskleri bilmesi, ölçmesi, değerlendirmesi, bunları doğru bir şekilde yönetebilmesi son derece önemli hale geldi. Risk yönetimini; şirketlerin faaliyetleri sırasında ortaya çıkabilecek risklerin önceden belirlenmesi, tanımlanması, değerlendirilmesi, ölçülmesi ve bu riskleri azaltacak veya ortadan kaldıracak önlemler bütünü olarak tanımlamak mümkün.


Risk yönetimi; şirketin karşılaşabileceği kayıpların önlenmesi, çeşitli senaryolara göre oluşabilecek zararların ölçülmesi, belirsizliklerin önlenmesi, manevra gerektiren durumlarda hızlı karar alma imkanı sağlaması, gelir dalgalanmalarının azaltılması, yapılacak işlerdeki risklerin daha iyi değerlendirilerek sağlıklı karar alınması, kaynakların daha etkili ve verimli kullanılması gibi çok çeşitli faydaları nedeniyle şirketler ve tüm kurumlar için çok önemli bir yönetim aracıdır. Risk yönetimi, şirketleri çeşitli olumsuzluklara karşı korumanın yanı sıra fırsatlardan yararlanma imkanını da sağlar. Risk yönetiminin amacı; riskten kaçınmak değil, riski yöneterek, fırsatlardan yararlanarak şirket için maksimum faydanın elde edilmesidir.


Belirttiğiniz gibi şirket paydaşları risk meselelerine daha bağlı bir hale geldiler ve şirket genelindeki riskleri tanıyabilme, mevcut ve gelecek riskleri yönetme kabiliyetinde daha fazla güvence arayışına girdiler. Şirketlerin kendi risklerini etkili bir şekilde yönetememesi sonucu oluşabilecek olumsuzluk ve zararlar şirket paydaşlarını da doğrudan ve dolaylı olarak etkiliyor.


Bu süreçte başta kamu kurumları ve düzenleyici otoriteler olmak üzere tüm paydaşlar şirketlerde risk yönetim sistemi ve mekanizmasının etkili bir şekilde oluşturulması ve işletilmesini bekliyorlar. Bunun için de öncelikle şirket yönetim kurulu tarafından konunun sahiplenilmesi, risk yönetiminin tüm personeli kapsayan, tüm personelin rol ve sorumluluklarının olduğu bir sistem olmasını dikkate alarak bu konudaki politikaların, prosedürlerin, rol, yetki ve sorumlulukların etkili bir şekilde oluşturulması, bunların tüm personele duyurulması, risklerin tanımlanması, değerlendirilmesi, ölçülmesi ve bu riskleri azaltacak veya ortadan kaldıracak önlemleri içeren risk yönetimi mekanizmalarının oluşturulması, bilgilendirme ve eğitim mekanizmalarıyla risk yönetiminin kurumun bir kültürü haline dönüştürülmesi büyük önem taşıyor.


Bunların yanı sıra risklerin yönetim sürecinde üçlü hat modeli kapsamında şirketin büyüklüğü ve düzenlemeleri dikkate alarak ikinci savunma hattında görev alan risk yönetimi, iç kontrol ve

mevzuat uyum gibi metodoloji geliştiren, birinci savunma hattında görev yapan çalışanlara danışmanlık yapan, destek olan, ikinci seviye kontrol ve gözetim faaliyetleri yürüten birimler oluşturması, bu birimlerin tespit ettiği aksaklıklara yönelik aksiyonların hızlıca alınmasına yönelik etkili mekanizmalar gerekiyor.


Ayrıca şirket bünyesindeki risk yönetimi ve kontrol sisteminin etkili işleyip işlemediğine yönelik denetim çalışmalarının yapılarak güvence ve danışmanlık faaliyeti yürüten iç denetim birimlerinin oluşturulması da ayrıca önemli.


Doğa ve insan kaynaklı afetler, yangın ve can güvenliği risklerinin yönetiminde mevzuatın rolü ve uyumun önemi hakkında bilgi verir misiniz?


Başta deprem, sel, taşkın, orman yangınları gibi afetler giderek günlük yaşamın normali haline geliyor. Bu afetlerin gerek sayısı gerekse de verdiği zararlar hem dünyada hem de ülkemizde hızla yükseliyor. Afetlerin yıkıcı etkileri insanlara, ekonomiye ve çevreye onarılamaz zararlar veriyor. Afetlerin giderek büyüyen etkileri afet riskiyle mücadelenin ve afetlerin neden olduğu zararların önlenmesi veya en aza indirilmesi konusundaki çalışmaların önemini artırıyor. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve hepimizi derin üzüntüye boğan depremlerde bu gerçek ile bir kez daha yüzleştik.


Doğa ve insan kaynaklı afetler, yangın ve can güvenliği gibi risklerin yönetiminin temeli ise bu alanda etkili mevzuat düzenlemeleri yapılmasından ve bu düzenlemelere uyum sağlanmasından geçiyor. Bu kapsamda başta yasal düzenlemelerin çağdaş ve dünyadaki gelişmeleri içerecek şekilde güncel olması büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra bu kurallara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımların da açıkça belirlenmesi önemli. İlgili kamu kurumları tarafından bu yasalara dayanılarak çıkarılan yönetmelik gibi diğer alt düzenlemelerin de benzer şekilde oluşturulması gerekiyor. Yapılan bu düzenlemelere uyumsuzluk yaşandığı durumların tespit edilerek gerekli yaptırımların uygulanmasına yönelik gözetim ve denetim

mekanizmalarının da etkili bir şekilde oluşturulması önemli.


Bununla birlikte mevzuat düzenlemelerine uyum sağlanması için kamu kurumlarının gözetim ve denetim mekanizmalarının oluşturulmasının yeterli olamayacağı da ortada. Bütün vatandaşların ve şirketlerin bu düzenlemelere gönüllü olarak uyum sağlamalarına yönelik çabalar büyük önem taşıyor. Maalesef ülkemizde kuralların hayata geçirilmesinde büyük hatalar, ihmaller ve suiistimaller yaşanıyor. Uygulanmayan kurallar amacını ve anlamını yitiriyor. Deprem ve bina yönetmeliklerine ve diğer kurallara uygun inşa edilmeyen, depreme dayanıklı olmayan, eksik ve niteliksiz malzeme kullanılan binalar depremlerde çökebiliyor veya büyük hasar alabiliyor, birçok insanımız yaşamını yitiriyor.


Ekonomik açıdan da büyük olumsuzluklar yaşanıyor. Her depremde bu gerçekle yüzleşiyoruz. Bu nedenle depreme dayanıklı binalar inşa etmek deprem kuşağında yer alan ülkemiz için hayati önem taşıyor. Bunun için de zemin etüdü ve proje planından, inşaatın teslimine kadar geçen her sürecin kurallara göre titizlikle yürütülmesi, gözetilmesi ve denetlenmesi gerekiyor. Bu süreçte de bireylere, müteahhitlere, süreçte yer alan ilgili şirket ve kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine ve devletin ilgili kurumlarına çok büyük sorumluluklar düşüyor. İnşaatlarda kurallara uygun zemin, malzeme ve yöntemlerin kullanılması, kontrol ve denetim mekanizmalarının ve gerekli yaptırımların tavizsiz bir şekilde işletilmesi önem taşıyor. Bu süreçte mevzuat uyum profesyonellerine de önemli rol ve sorumluluklar düşüyor. Mevzuat uyum profesyonelleri tarafından şirketlerindeki uyum risklerinin yönetimi süreçlerinde tespit edilen aksaklıkların üst yöneticilere raporlanması ve bu aksaklıklara etkili ve hızlı aksiyon alınacak süreçlerin oluşturulması önem taşıyor.


Başta depremler olmak üzere afet risklerinin bilimsel yöntemlerle analiz edilmesi, ortaya konulması, bu riskleri azaltacak genel ve yerel bazlı planların hazırlanması, riskli binaların dönüşümünü sağlayacak çalışmaların yürütülmesi, afetlerle mücadele için ahlakı temel alan

bilinçli ve topyekün bir mücadele büyük önem taşıyor. Bu nedenle bu alanda toplumsal bilinç ve farkındalığı artıracak mevzuat düzenlemeleri ve bu düzenlemelere uyum sağlayacak süreçler oluşturulması, güvenli yaşam kültürünün yaygınlaştırılması gerekiyor.


Ekonomilerin, toplumsal hayatın, teknolojinin çok hızlı bir şekilde değiştiği, iklim değişikliği ve afetler başta olmak üzere risklerin hızla arttığı günümüzde düzenleyici kurumlara ve mevzuata düşen sorumluluk da her geçen gün önemini artırıyor. Düzenlemeler, bir yandan yaşanan büyük dönüşümlerin ve artan risklerin ortaya çıkardığı ihtiyaçları gidermeye çalışırken, bir yandan da geleceği şekillendirerek öncü rol oynamak sorumluluğu ile karşı karşıya. İnovatif düzenlemeler önem kazanıyor. Mevzuat uyum fonksiyonu ve mesleği, bu şekillendirme sürecine çok önemli katkıda bulunarak kritik bir rol üstleniyor.


Türkiye’nin ikinci yüzyıl hedefleri doğrultusunda şirketlerin risk ajandalarında neler var ve bu

riskleri fırsata dönüştürmeye yönelik almaları gereken tedbirler nelerdir?


Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde risklerin çok boyutlu olarak arttığı ve çeşitlendiği görülüyor. İklim değişikliği, sürdürülebilirlik, pandemi, enflasyonist, gelişmeler, eşitsizlikler ve gelir dağılımı sorunları, artan korumacılık, fikir özgürlüklerine müdahaleler, depremler başta olmak üzere afet riskleri, Rusya- Ukrayna savaşı ve bağlantılı yaptırımlar, tedarik zinciri sorunları, İsrail’in Gazze’yi işgali, ABD - Çin arasında başta olmak üzere çeşitli bölgelerde yaşanan bölgesel çatışmalar/çekişmeler ve bunların ortaya çıkardığı veya etkilediği enerji, göç ve mülteci gibi krizler ve gelişmeler riskleri artırıyor. İki kutuplu dünyadan bölgesel güçlerin ön plana çıktığı bir döneme geçiş yaşanıyor.


Ülkemiz de bu risklerden doğrudan ve dolaylı olarak etkileniyor. Bunun yanı sıra ülkemizde yüksek enflasyonun neden olduğu olumsuzluklar, yüksek faiz, ekonomideki ve gelir dağılımında bozulma, işsizlik, krediye yüksek maliyetli erişim, döviz kuru riski, beyin göçü ve buna bağlı nitelikli personel problemleri, dezenformasyon ve sahte haberler gibi riskler de ön plana çıkıyor. Sürdürülebilirlik riskleri ve bağlantılı yeni mevzuat düzenlemeleri pazarlarda önemli değişikliklere neden oluyor.


Bütün bunlar doğal olarak şirketlerin risk ajandalarını da etkiliyor ve ön sıralarda yer alıyor. Enflasyon, döviz kuru, likidite, değişen pazar dinamikleri nedeniyle oluşabilecek pazar kaybı gibi riskleri yönetmek şirketlerin varlığını sürdürmek için hayati önem taşıyor. Beyin göçü nedeniyle yaşanan nitelikli personel problemleri şirketleri giderek daha fazla etkiliyor.


Daha önce belirttiğim gibi şirketlerin öncelikle kendisini etkileyen risklerin envanterini doğru bir şekilde ortaya koyması, analiz etmesi ve karşı karşıya kalınan riskleri etkili yönetecek mekanizmalar oluşturulması önem taşıyor. Risk yönetimi konularının yönetim kurulu ve üst yönetimin ajandasında yer alması ve bu riskleri yönetecek kararların zamanında ve doğru bir şekilde alınması gerekiyor.


Bunun yanı sıra risklere aynı zamanda fırsat penceresinden bakılması önem taşıyor. Karşı karşıya kalınan risklerin neden olduğu fırsatların analiz edilmesi, değişimlerin yakından takip edilmesi, yaşanan gelişmeler ile birlikte teknolojik gelişimin neden olduğu iş süreçlerindeki ve pazar taleplerindeki değişime hızlı adapte olacak dinamik süreçlerin oluşturulması, başta yapay zeka olmak üzere yeni teknolojilerin çalışmalara ve ürünlere entegre edilmesi, sürdürülebilirlik çalışmalarında mevzuatta yer alan asgari gereklilikler ile yetinmeyip daha ileri çalışmaların iş süreçlerine dahil edilmesi gerekiyor. Bunlar yapıldığı takdirde şirketlerin hem karşı karşıya bulunduğu riskleri etkili yönetmesi, hem de bu risklerden yeni fırsatlar ortaya koyarak bunu iş sonuçlarına dönüştürmesi mümkün olabilecektir.


Türkiye bir afetler ülkesi ve yakın zamanda İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor. Doğa ve insan kaynaklı afetler ve yangın ve can güvenliği risklerine karşı şirketlerin afet risk farkındalıklarını arttırarak Acil Durum Yönetiminin bir şirketin Yönetim Kurulu Başkanından başlayarak ve tüm yönetim kademesi ile çalışanları tarafından içselleştirilerek bir kurum kültürü haline getirilmesinin şirketler için öneminden bahseder misiniz?


Belirttiğiniz gibi başta depremler olmak üzere bir afet ülkesi olan ülkemizde bu afetler gerçekleşmeden önce gerekli hazırlıkların yapılması büyük önem taşıyor. Bu hazırlıkların başta devlet kurumları olmak üzere, tüm kuruluşlar ve bireyler tarafından ayrı ayrı yapılması gerekiyor. Şirketlerde yürütülen çalışmalara ise tüm çalışanların katılımının sağlanması ve bunun kurum kültürünün bir parçası haline getirilmesi önemli.


Afetlerden sonra kayıplarla başa çıkabilmek için yürütülen “kriz yönetimi” anlayışı afet riskleriyle mücadele için yeterli gelmiyor. Afetler öncesinde gerekli hazırlıkların yapılarak afetlerin zararlı etkilerinin önlenmesi veya azaltılmasını içeren “risk yönetimi” anlayışının ve bütünleşik afet yönetimi sisteminin yerleştirilmesi önem taşıyor.


Afet risk yönetimi yaklaşımının içinde de afet öncesi hazırlık, planlama ve risk azaltma çalışmaları, eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri, erken uyarı ve kesintisiz haberleşme gibi önemli adımlar yer alıyor. Bunların etkili bir şekilde planlanması, hayata geçirilmesi ve işler bir şekilde tutulması gerekiyor. Bu süreçte planlı, sistematik ve topyekün bir mücadele yürütülmesi gerekiyor.


Bu konuda ülkemizdeki çalışmaların hızlandığı görülüyor. AFAD koordinasyonunda hazırlanarak Temmuz ayında Resmi Gazete’de yayımlanan ve 2022-2030 yıllarını kapsayan “Türkiye Risk Azaltma Planı (TARAP)” da bunun önemli bir adımını oluşturuyor. Afet riskleri nedeniyle oluşabilecek zararları en aza indirebilmek için afetler olmadan gerçekleştirilmesi gereken faaliyetleri bir süreç dahilinde sorumluları ve sorumlulukları ile birlikte tanımlayan bir plan olan TARAP ile kaynakların etkin ve etkili kullanımı ile azami risk azaltma amaçlanıyor. Plan ile dayanıklı, güvenli, hazırlıklı, sürdürülebilir, afete dirençli yaşam çevrelerin oluşturulması ve afet öncesinde hazırlanarak uygulanması gereken afet risk azaltma çalışmalarının temel prensipleri belirleniyor. Planda afet riski yönetimi bakımından güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditlere yönelik analiz de yer alıyor.


Afet riski azaltma konusunda uluslararası kabul gören stratejik önceliklerle bağlantılı olarak hedef, amaç, eylemler ve bunları yapmakla yükümlü olan sorumlu kuruluş ile bunlara destek verecek ilgili kurum ve kuruluşlar planda tanımlanıyor.


"Afetlerden sonra kayıplarla başa çıkabilmek için yürütülen "kriz yönetimi" anlayışı afet riskleriyle mücadele için yeterli gelmiyor."

Planda 11 farklı afet türünde 17 amaç, 66 hedef ve 227 eylem yer alıyor. Plan ile deprem, kütle hareketleri, seltaşkın, iklim değişikliği, orman yangınları, bulaşıcı ve salgın hastalıklar, kimyasal-biyolojik-radyolojik-nükleer tehditler, büyük endüstriyel kazalar, tehlikeli madde taşımacılığı, maden kazaları, kitlesel göç ve diğer afetlere yönelik stratejiler belirleniyor. Afet risklerinin anlaşılması, afet risklerinin yönetilmesi için afet risk yönetişiminin güçlendirilmesi, afetlere karşı risk azaltım faaliyetlerine yatırım yapılması, afete hazırlık ve müdahale kapasitesini geliştirme ve iyileştirme TARAP'ın stratejik öncelikleri olarak planda yer alıyor.


Söz konusu planı ilgili devlet kurumlarının sahiplenmesi ve uygulaması önem taşımakla birlikte şirketlerin de dikkate alması önem aşıyor. Şirketlerin kendi bünyelerinde iş sürekliliği ve acil durum yönetim sistemi kurmaları, yönetim kurulu tarafından onaylanacak şekilde acil durum yönetim planları hazırlamaları, acil durum ekipleri ve bunlarda görev yapacak personelin rol ve sorumluluklarını belirlemeleri, ilgili birimler arasında koordinasyonu sağlamaları, planın işlerliğine yönelik düzenli aralıklarla test ve tatbikatlar yapmaları, bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yürüterek şirket bünyesinde bu alandaki risk farkındalığını yükseltmeleri ve bu süreci şirketin kurum kültürünün bir parçası haline dönüştürmeleri, bu süreçte dijital ve teknolojik imkanları etkili bir şekilde kullanmaları, bu alanda ilgili devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve sektördeki diğer şirketler ile işbirliği içinde çalışmaları önem taşıyor.


"Risklerin neden olabileceği zarar ve kayıpların telafi edilmesi bakımından sigortacılık sektörü tüm dünyada hayati bir rol oynuyor."





9 görüntüleme0 yorum

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page